2010'dan 2025'e İngiltere'nin güvenlik stratejileri ve Türkiye

Dr. Osman Gazi Kandemir Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Son 15 yılda küresel jeopolitik dengelerdeki sarsıcı değişimler, Birleşik Krallık'ın ulusal güvenlik stratejilerinde köklü dönüşümlere yol açtı.

2010'daki "belirsizlik çağı"ndan, 2025'te ilan edilen "radikal belirsizlik çağı"na geçiş, Londra'nın güvenlik algısını ve bu algıya yönelik yanıtlarını baştan aşağıya yeniden şekillendirdi.

Bu süreçte, başlangıçta genel bir Avrupa ortağı olarak görülen Türkiye, son stratejik belgelerde giderek daha belirgin ve vazgeçilmez bir partner olarak konumlandırıldı.

Ancak, bu iddialı stratejinin maliyetleri ve hükümetin şeffaflığı konusundaki eleştiriler de göz ardı edilemez.


2010: Terör odağında bir "belirsizlik çağı"

2010 tarihli ilk Ulusal Güvenlik Stratejisi (NSS), Birleşik Krallık'a yönelik en acil tehdit olarak El Kaide kaynaklı terörü işaret ediyordu.

Rapor, konvansiyonel askeri tehditlerin geri planda kaldığı, ancak siber saldırı ve nükleer yayılma gibi asimetrik risklerin yükselişte olduğu bir dönemi resmediyordu.

Ekonomik güvenlik, bütçe açığının da etkisiyle, ulusal güvenliğin temel direği olarak vurgulanıyordu.

Bu dönemde Türkiye'den spesifik olarak bahsedilmiyor, daha çok "Avrupa ortakları" ve genel "ittifaklar" şemsiyesi altında ele alınmıştı.


2015: Rusya'nın gölgesi ve DEAŞ'ın yükselişi

2015'teki Milli Güvenlik Stratejisi ve Stratejik Savunma ve Güvenlik İncelemesi dünyanın "daha tehlikeli ve belirsiz" hale geldiğini teyit etti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ortadoğu'da DEAŞ'ın yükselişiyle terör tehdidi çeşitlenirken, Rusya'nın Kırım'ı "yasadışı ilhakı" ve Ukrayna'daki faaliyetleri, Avrupa güvenliğine yönelik "en acil tehdit" olarak tanımlandı.

Siber tehditler ise "konvansiyonel bir saldırı kadar ciddiye alınacak" bir seviyeye ulaşmıştı.

İngiltere bu dönemde GSYİH'sinin yüzde 2'sini savunmaya, yüzde 0,7'sini kalkınmaya ayırma taahhüdüyle uluslararası alanda liderlik iddiasını sürdürdü.

Türkiye, bu raporda NATO içindeki kolektif savunma çabaları bağlamında ve "dayanışma" vurgusuyla yer aldı.


2021: "Küresel Britanya" ve Çin meydan okuması

Brexit sonrası yayımlanan 2021 Entegre İnceleme, "Küresel Britanya" vizyonuyla ülkenin yeni uluslararası kimliğini inşa etme çabasını ortaya koydu.

Bu belgenin en dikkat çekici özelliği, Çin'in "çağı tanımlayan jeopolitik faktör" ve "sistemsel bir meydan okuma" olarak tanımlanmasıydı.

İngiltere, ekonomik ağırlık merkezinin kaydığı Hint-Pasifik bölgesine "eğilim" stratejisini başlattı.

Bilim ve teknoloji (yapay zekâ, kuantum, siber) ulusal gücün ve rekabet avantajının merkezine oturtuldu.

İklim değişikliği ve biyo-güvenlik (pandeminin etkisiyle) artık en üst düzey uluslararası öncelikler arasındaydı.

Savunma harcamaları GSYİH'nin yüzde 2,2'sine çıkarılırken, AUKUS ve GCAP gibi nesiller arası savunma iş birliği projeleri, müttefiklerle entegrasyonun derinleştiğinin sinyalini veriyordu.

Türkiye bu raporda "diğer Avrupa ortakları" arasında, "ortak çıkar alanları bulabileceğimiz" bir ülke olarak anıldı.


2023: Hızlanan volatilite ve yükselen savunma payları

2023 Entegre İnceleme Yenilemesi, dünyanın 2021'den bu yana "daha çekişmeli ve değişken" hale geldiği tespitini yaptı.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin Avrupa güvenliğine yönelik "en acil tehdit" olduğu yinelenirken, Çin'e yönelik duruş daha da sertleşti ve bir "çağı tanımlayan meydan okuma" olarak vurgulandı.

Savunma harcamalarına 2 yıl içinde 5 milyar sterlin ek fon ayrıldı ve uzun vadede GSYİH'nin yüzde 2,5'ine ulaşma hedefi konuldu.

Ekonomik güvenlik ve tedarik zinciri dayanıklılığı kritik hale gelirken, yasa dışı göç ve organize suçlar da önemli iç tehditler olarak ele alındı.

Bu raporda, Türkiye'nin stratejik konumu ve önemi çok daha belirginleşti.

Birleşik Krallık için "Karadeniz, Kafkasya, Ortadoğu ve Afrika'nın kavşağında" bulunması nedeniyle Avrupa ve NATO kanatlarındaki güvenlik çıkarları için "zorunlu bir ortak" olduğu vurgulandı.

Aynı zamanda "güçlü askeri entegrasyon ve savunma sanayii iş birliğine" sahip "kilit bir NATO ve ikili ortak" olarak tanımlandı.


2025: Radikal belirsizliğe yüzde 5'lik yanıt ve harcamalardaki muğlaklık

Haziran 2025'te yayımlanan en güncel "Ulusal Güvenlik Stratejisi 2025" (NSS25), önceki raporlardaki "belirsizlik" temasını "radikal belirsizlik çağı"na taşıyor.

Stratejinin en çarpıcı taahhüdü, 2035'e kadar ulusal güvenliğe GSYİH'nin yüzde 5'inin ayrılacak olması.

Bu, Soğuk Savaş'tan bu yana yapılan "en büyük sürekli yatırım" olarak tanımlanırken, aynı zamanda "savunma getirisi" yoluyla ülke genelinde istihdam ve büyüme yaratma hedefiyle ekonomik refahla doğrudan ilişkilendiriliyor.

Ancak, bu iddialı rakamlar eleştirilerin de hedefi oldu.

Savunma analisti Dr. Robert Lyman'a göre, yüzde 5'lik GSYİH hedefi "kesinlikle uydurma" ve "bir tür hile" içermekte.

Lyman, bu oranın, halihazırda harcanmakta olan elektrik, geniş bant, enerji, sınır ve altyapı gibi "geniş güvenlik" harcamalarını da içerdiğini, dolayısıyla "gerçek" savunmaya (tanklar, silahlar, gemiler gibi) ayrılan payın aslında yüzde 3,5 olacağını belirtiyor.

Lyman ayrıca, NSS25'in yayınlanma zamanlamasının, NATO zirvesi ve ABD Başkanı Trump'ın Avrupa'nın savunma harcamalarına ilişkin eleştirilerini yatıştırma çabalarıyla bağlantılı olabileceğini de öne sürüyor.

Strateji, "tüm toplum" çabasını merkeze alarak, yurtiçi güvenliği, sınırların korunmasını ve siber/ekonomik savunmaların güçlendirilmesini önceliklendiriyor.

Rusya ve İran'ın Birleşik Krallık topraklarındaki "düşmanca faaliyetlerine" karşı daha sert önlemler alınacağı, bu ülkelerin "Yabancı Etki Kayıt Şeması'nın gelişmiş kademesine" yerleştirildiği belirtiliyor.
 


Lyman'a göre, NSS25'in Rusya, İran ve Çin'i açıkça "düşman" olarak belirtmesi ve anakara İngiltere'nin 35 yıl sonra ilk kez doğrudan fiziksel saldırı, hatta işgal tehdidi altında olduğunu vurgulaması, güvenlik algısındaki köklü bir değişimin göstergesi.

Teknoloji, özellikle yapay zekâ ve kuantum bilişim, hem risk azaltma hem de "asimetrik avantaj" sağlama açısından hayati bir unsur olarak ele alınıyor.

"Egemen ve Asimetrik Yeteneklerin Artırılması" ayrı bir sütun olarak ele alınırken, savunma sanayii tabanının yeniden inşası, mühimmat stoklarının artırılması ve yerel üretim kapasitesinin güçlendirilmesi, stratejik bağımsızlığın temelini oluşturuyor.

Dr. Lyman, "savunma-endüstriyel rönesans" vurgusunun, Birleşik Krallık'ın "çökmekte olan savunma altyapısı için inanılmaz derecede önemli" olduğunu belirtiyor.


Türkiye'nin 2025 stratejisindeki yeri:

2025 NSS belgesi, Türkiye'nin Birleşik Krallık'ın güvenlik mimarisindeki artan ve belirgin rolünü net bir dille ifade ediyor:

"Karadeniz, Kafkasya, Ortadoğu ve Afrika arasındaki kavşak noktasında bulunması nedeniyle Birleşik Krallık'ın Avrupa ve NATO kanatlarındaki güvenlik çıkarları için vazgeçilmez bir ortaktır" deniliyor.

Ayrıca, Türkiye'nin "güçlü askeri entegrasyon ve savunma sanayii iş birliğine sahip kilit bir NATO ve ikili ortak olmaya devam ettiği" vurgulanıyor.

Bu ifadeler, Türkiye'nin artık sadece NATO içinde bir müttefik olmanın ötesinde, Birleşik Krallık'ın bölgesel güvenlik hedefleri ve savunma sanayii entegrasyonu açısından somut, stratejik ve kalıcı bir değer olarak görüldüğünü kanıtlıyor.

Londra'nın artan savunma harcamaları ve yerel üretim kapasitesini güçlendirme çabaları, Türk savunma sanayii için potansiyel ortak üretim ve teknoloji paylaşım fırsatlarını da beraberinde getirebilir. 

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU

OSZAR »