Washington'da 14 Haziran 2025'te gerçekleşen büyük askerî geçit töreni, resmi söyleme göre ABD ordusunun 250'nci yılı için düzenlenmişti.
Fakat tarihsel bağlam, bu tür törenlerin işlevinin kutlamanın ötesine geçtiğini düşündürüyor.
Donald Trump'ın doğum günüyle aynı güne denk gelen bu organizasyon, içerikten çok biçim üzerinden kurgulanan bir iktidar gösterisine dönüştü.
Ortaya çıkan manzara, birçok tarihçi açısından aşinalık hissi uyandırıyor.
Soru şu: Bu gösteri bir yükselişin işareti mi, yoksa çöküş anının sahneye konmuş halimi?
Sembollerin arttığı anlar, içeriğin azaldığı zamanlardır
Tarih boyunca büyük imparatorluklar, gücün içeriği zayıflamaya başladığında sembolik jestlere daha fazla ağırlık verdi.
Roma, içsel parçalanmalar yoğunlaştığında gladyatör dövüşlerini büyütmüş, halkın sadakatini kazanmak için sirk oyunlarını yaygınlaştırmıştı.
Sovyetler Birliği, çöküş sürecine girerken 1 Mayıs gösterilerini daha büyük bir ihtişamla sergilemeye çalıştı.
Nazi Almanyası'nın Nürnberg mitingleri, askeri zaferlerden çok kolektif aidiyet duygusuna hitap eden sahneler olarak hatırlandı.
Bu örnekler, geçit törenlerinin yalnız güç gösterisi olmadığını; aynı zamanda moral direncin yitirildiği dönemlerde siyasi meşruiyet üretme çabası olduğunu gösteriyor.
Amerikan bağlamında bir güç illüzyonu
250'nci yıl geçit töreninde sergilenen Abrams tankları, II. Dünya Savaşı'ndan kalma Sherman zırhlıları, HIMARS sistemleri, Black Hawk helikopterleri ve savaş uçakları Amerikan askeri tarihinin farklı dönemlerini sahneye taşıdı.
Trump, sahnede 250 yeni askeri yemin ettirerek başkomutan pozisyonunu görsel biçimde pekiştirdi.
Fakat bu an, bazı yorumcular için birliğin yeniden tesis edildiği bir sahne değil, sistemin semboller aracılığıyla yeniden inşa edilmeye çalışıldığı bir çaresizlik anı olarak görüldü.
Maliyetin 45 milyon dolara kadar çıktığı tahmin edilen bu organizasyon, aynı anda yürürlükte olan sosyal program kesintileri ve gazilere yönelik bütçe daralmaları ile keskin bir tezat oluşturdu.
Bu mali çelişki, gücün temsili ile halkın ihtiyaçları arasındaki kopuşun işareti olarak yorumlandı.
Gövde gösterisi mi, imparatorluğun siyasi estetiği mi?
Trump'ın uzun süredir böyle bir tören yapma arzusu biliniyordu.
2017'de Bastille Günü kutlamalarına katıldığında Fransa'daki askerî geçit töreninden etkilenmişti.
İlk başkanlık döneminde önerdiği benzer bir organizasyon Pentagon tarafından reddedilmişti.
"Aşırı siyasi" olduğu gerekçesiyle geri çevrilen bu fikir, ikinci dönemde engellerle karşılaşmadı.
Trump artık daha "uyumlu" bir Pentagon ile çalışıyordu.
Bu değişim, sivil-asker ilişkileri açısından dikkat çekici.
ABD ordusu tarihsel olarak anayasa bağlılığı üzerinden şekillenmiş bir kurumdu.
Partizan siyasetten uzak durması, orduya duyulan toplumsal güvenin temeliydi.
Fakat geçit töreninin bu geleneği zorlayan biçimde kurgulanması, yeni bir siyasi estetik yarattı.
Ordu, artık yalnız savunma değil, iç siyasette sembolik hâkimiyet alanı haline gelmiş durumda.
Kennedy'nin uyarısı: Aşırı genişleme, sembolik konsolidasyon
Paul Kennedy, "Büyük Güçlerin Yükselişi ve Çöküşü" adlı eseri, büyük imparatorlukların çöküşünü tetikleyen temel dinamiklerden birinin aşırı genişleme olduğunu vurgular.
Güçlü devletler, artan askeri taahhütlerini sürdürmekte zorlandığında, gücün yansıması daha çok sembolik alanlara kayar.
Gösteri, gerçek kapasitenin düşüşünü gizleme aracı haline gelir.
ABD'nin mevcut geçit töreni, bu çerçeveden bakıldığında yalnız bir kutlama değil; küresel liderliğin çatırdamaya başladığı bir dönemde gerçekleştirilen dikkat dağıtıcı bir ritüel olarak da okunabilir.
Turchin'in klio-dinamiği: Elit çatışmaları ve siyasi gösteri
Peter Turchin'in klio-dinamik modeli, çöküş süreçlerinde "elit aşırı üretimi" kavramına dikkat çeker.
Elit pozisyonlar için yarışan birey sayısı arttıkça, bu gruplar arasında rekabet de keskinleşir.
Ortaya çıkan çatışma, yeni düzen vadeden "karşı elit" figürlerin doğmasına neden olur.
Trump, bu anlamda klasik karşı-elit profilini temsil eder.
Mevcut sistemi "bataklık" olarak tanımlayan bir liderin, sistemin en sembolik aygıtı olan orduyu kendi kişisel gösterisine entegre etmesi, bu karşı-elit stratejisinin kurumsal düzeye sıçradığını gösteriyor.
"Kral yok": Protesto, gösteri alanının karşı kutbu
ABD'nin birçok büyük kentinde eş zamanlı olarak gerçekleşen "Kral Yok" protestoları, bu geçit törenine verilen tepkinin örgütlü biçimde yayıldığını gösterdi.
Philadelphia, Los Angeles, New York gibi kentlerde yüz binlerce kişi sokağa çıktı.
Pankartlarda yer alan mesajlar yalnız geçit törenine değil, sistemin sembollerine karşı bir reddiye taşıyordu.
"Askeriye kişisel ihtişam için kullanılmamalı" ifadesi, militarist sembollerin iç siyasette araçsallaştırılmasına karşı duyulan rahatsızlığın doğrudan bir ifadesiydi.
Nye'ın paradoksu: Güç göstermek yumuşak gücü tüketebilir
Joseph Nye, "Amerikan Gücünün Paradoksu" kavramsallaştırmasıyla askeri kapasiteye aşırı güvenmenin, yumuşak gücü aşındırabileceğini ileri sürmüştü.
Geçit töreni örneği, bu paradoksun güncel bir yansıması olabilir.
Amerikan değerlerinin, kültürel çekiciliğin ve ahlaki liderliğin temelini oluşturan unsurlar törende temsil edilmedi.
Törenin dış basındaki yansımaları, bu erozyonun dış gözlemlerle de tespit edildiğini gösteriyor.
İngiliz The Spectator, Trump'ın askerî geçit törenini Vladimir Putin ve Kim Jong Un'un sembolik politikalarına benzetti.
Çinli yorumcular töreni "gösteriş projesi" olarak tanımladı.
Almanya, Fransa, Kanada gibi ülkelerde ABD karşıtı protestolar yayıldı.
Bu durum, geçit töreninin ABD'nin küresel imajı üzerinde düzeltici değil, bozucu bir etkisi olduğunu düşündürüyor.
Gösteri toplumu ve çöken imparatorluk estetiği
Guy Debord'un "gösteri toplumu" kavramsallaştırmasında, iktidar ilişkileri semboller üzerinden işler.
Gerçek üretim ilişkilerinin, kurumların ve değerlerin yerini imgeler alır.
ABD'deki bu geçit töreni, tam da böyle bir bağlamda okunabilir.
Orduya olan saygının, sistemin kendisine duyulan güvenin azaldığı bir dönemde, gösteri aracılığıyla sahte bir birlik duygusu yaratılmaya çalışıldı.
Bu durum, içerikten biçime, işlevden temsile geçişin habercisidir.
Çökmeyi yavaşlatan sahneleme mi, imparatorluk inatçılığı mı?
Geçit törenleri, eğer tarihle konuşacak olursak, genellikle çöküş sürecindeki imparatorluklara ait bir gelenek.
Roma'nın son yüzyıllarında, halkı oyalamak amacıyla düzenlenen gladyatör müsabakaları; Sovyetler'in son dönemlerinde halkın morali için organize edilen gösteriler, bu çerçevenin parçasıdır.
Bugünkü ABD, hâlâ çok kutuplu sistemde baskın bir aktör.
Fakat bu tür gösteriler, içerideki çelişkileri örtmüyor.
Gövde gösterileri, siyasi çözülmenin yerine geçemiyor.
Törenler halkı birleştirmiyor, kutuplaşmayı daha görünür hale getiriyor.
Güç, bu gösterilerde sergilendiği biçimiyle değil; karşılaştığı protestoların şiddetiyle ölçülür hale geliyor.
Trump'ın törende yer alışı, bir askeri liderden çok bir rejim sembolü gibi.
Askeri güç gösterisi, toplumsal meşruiyet eksiğini telafi etmek için sahnelenmiş gibi duruyor.
Bu tablo, imparatorlukların son dönemlerine dair tarihsel örneklerle benzerlikler taşıyor.
Sorunun cevabı böylece netleşiyor:
Geçit törenleri, çöküşü durdurmaz; yalnız erteler, bazen de hızlandırır.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish