Ortadoğu yanarken ejderha neyin peşinde?

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

Ortadoğu'nun savaş tamtamları çalarken, ilerleyen günlerde tam olarak ne olacağı ve bu kanlı sürecin nasıl sonuçlanacağı belirsizliğini korurken, Çin sessizce enerji satrancını oynuyor.

2024'te küresel petrol talebinin yüzde 17'sini karşılayan Çin, Ortadoğu'dan gelen her damla için stratejik hamle peşinde.

İsrail-İran çatışmasının Hürmüz Boğazı'nı tehdit ettiği bu kaosta, Pekin'in gözü Basra Körfezi'nde.

Uzakdoğu'nun Kadim Ejderhası, bölgedeki kanlı satranç tahtasında mücadeleyi kimin kazanacağını dikkatle gözlüyor ve kuşkusuz tüm stratejik adımlarını da buna göre atacak.


Çin, 2024'te stratejik petrol rezervlerini 1,2 milyar varile çıkarmıştı.

Bunun yüzde 20'si İran'dan gelen düşük fiyatlı "gri piyasa" petrolü.

Ama ejderha tek sepete oynamıyor.

Umman'daki Duqm Limanı'na 3 milyar dolarlık terminal yatırımı yaptı.

Burası, Hürmüz'ü bypass eden bir lojistik üs.

Ayrıca, Suudi Arabistan'la 2024'te imzalanan 7 milyar dolarlık rafineri anlaşması, Çin'in Körfez'deki ayak izini büyütüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Pekin, İran'dan aldığı petrolün yüzde 90'ını ithal eden bir güç olarak enerji kazanımlarına öncelik veriyor.

Ancak Körfez ticaret yollarının kesintiye uğrama riski, Çin'i temkinli bir çizgiye itti.

Diplomatik çözüm çağrıları yapsa da, askeri destek sunmaktan kaçınıyor.

Bu pasiflik, İran'ı yalnız bırakırken, Çin'in stratejik hesaplarını gözler önüne seriyor.

İran'ın petrol üretiminin yüzde 15 azalması, Pekin'i alternatif tedarik arayışına yöneltti ve Rusya ile görüşmeler hız kazandı.

Ancak bu, uzun vadede Körfez'deki istikrarsızlığı artırabilir.


Tabii, Çin'in ekonomik endişeleri, politik tutumunu şekillendiriyor.

Hürmüz Boğazı'nın kapanma tehdidi, petrol fiyatlarını yüzde 11 yükseltti ve küresel piyasalarda paniğe yol açtı.

Çin, bu senaryoda enerji rotalarını çeşitlendirme çabasına girdi.

Haliyle, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yeni anlaşmalar masada.

Zayıflayan İran, Pekin'e enerji pazarında daha esnek koşullar sunabilir.

Bu da, Çin'in kısa vadeli kazanç arayışını yansıtıyor.

Ancak Arap dünyasının Pekin'in İran'ı yalnız bırakmasını eleştirmesi, Çin'in imajını zedeliyor.


Nihayetinde Çin'in sessizliği, İran'ın vekil güçlerinin zayıflamasıyla birleşince, Tahran'ın etkisi eriyor.

Körfez ülkeleri ABD üslerine dayanırken, geniş çaplı savaşı önlüyor.

Çin enerji güvenliği ve ekonomik istikrar peşinde. İran'ı desteklemek yerine zayıflamasını fırsat bilerek yeni ittifaklar kurmayı hedefliyor.

Ayrıca Çin, İran'a diplomatik baskı yaparak barış masasına dönmesini sağlayabilir ve enerji anlaşmalarıyla bölgesel rolünü güçlendirebilir. 


Eğer İran masaya dönmezse, Çin kararlı bir hamleyle İran'a ekonomik ambargoyu derinleştirip petrol ithalatını tamamen kesebilir ve Suudi Arabistan'la devasa bir enerji anlaşması imzalayarak Ortadoğu'da hegemonik bir rol üstlenmeye kalkabilir.

Haliyle ben de soruyorum:

Son günlerin gergin ve biraz da bıçkın kovboyu olan Trump ve Beyaz Saray-Pentagon yönetimi bu ihtimalin farkında mı?

Gayet bariz ki, Çin, Ortadoğu'nun yangınında, fırsat bu fırsat deyip, yeni lojistik limanlar kuruyor ve alternatifleri değerlendirmeye açık bir tutum takınıyor.

Elbette ejderha her zaman pragmatik.

Eğer ilerleyen süreçte gerekirse İran'ı bir kalemde harcamasa bile, vakti gelince kaos, onun için fırsat.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU

OSZAR »